“İstanbul’da Bir Gün: Her Adımda Özgürlüğün Eksikliği”

,

Hiç günü birliğine İstanbul‘a gittiniz mi?

Eminim aranızda gidenler vardır.

Zaten bu yazı da gitmeyenler için.


İstanbul’a gitmek için Yüksek Hızlı Tren bileti alın.

Alın derken asgari ücretle çalışan milyonlar olduğunu biliyorum.

Ben de onlardan biriyim. Bunu olumsuz anlamda yazmıyorum. Mesleğimi ve işimi seviyorum ben. Çalışma arkadaşlarımı da.

Ben sadece hayat tecrübesi yazıyorum. Kimseyi kötülemiyorum.

Neyse… Belki bir gün asgari ücret konusuna da girerim.


İstanbul’a tren bileti ekonomi sınıfı 780 Türk lirası, Business isterseniz fiyatı 1.170 Türk lirası.

İster ekonomik, ister business fark etmez. Neticede business’ta oturanla aynı yerde ineceksiniz. Dert etmeyin onun için.

İstanbul treni Saraçhane’ye gidiyor, benim işim Tuzla’da olduğu için Pendik’te indim. Aslında Pendik Tuzla’dan sonra ancak Tuzla’da inemiyorsunuz.

Siz Saraçhane’ye kadar devam ederek, Marmaray’la isterseniz Avrupa’ya da geçebilirsiniz.

İndiğiniz yerde bir İstanbul kartı almanız gerekiyor. Kartın fiyatı 170 lira. Ancak tek sefer Marmaray’ı kullanabilmek için 200 liranız olması gerek.

Pendik’ten Tuzla’ya gitmek için Marmaray’a binin. Tahmini üç, dört durak sonra İçmeler var. İnin ve dolmuşla istediğiniz yere gidebilirsiniz.


İstanbul gerçekten çok büyük bir il.

Sadece bir kaç saat içinde gördüğüm şu:

İnsanımız mutsuz.

Kimse gülmüyor.

Günlük yaşantımızdaki sıkıntılar yüzlerde.

Kendimi İstanbul değil, Çin‘de hissettim. Metroda onlarca insan. Kimi telefona bakıyor, kimi uyuyor. Kimi ders çalışıyor. Kimi kitap okuyor.

Ama kimse gülmüyor. Yüzler asık.


Neden diye sordum kendi kendime.

İstanbul’dan Ankara’ya dönüşte de durum farklı değildi. Bir avukatla yan yana oturdum. Yaklaşık 4 saatlik yolculuk sırasında elinde bilgisayar. Sürekli çalıştı. Telefonla konuştu. Seyahatta bile çalışmak zorundaydı. Unuttuğu tek şey, trende yalnızca kendisinin olmadığı. Yüksek sesle konuşunca öndeki sıralardan bir hanımefendi uyardı: Bu kadar da özgürlük olmaz…

Peki özgür müydük acaba?

Hiç zannetmiyorum.

Hiçbirimiz özgür değiliz.

Ne yazabiliyoruz, ne konuşabiliyoruz, ne düşündüğümüzü söyleyebiliyoruz, ne de ne ne ne…

Ne zaman özgür oluruz?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir